2012-10-10

Müze Kavramı


Müze kavramı milattan önce üçüncü yüzyılda İskenderiye'de birinci Ptolemaios zamanında ortaya çıkmıştır. Kurulan  ilk müze, üniversite adı altında eski kitapların bulunduğu bir mekandır. Daha sonraki dönemlerde sanat eserlerin de yer almaya başlaması ile müzenin içinde sergilenen eserlerin yanında müze tanımı da değişmeye başlamıştır.  Kişisel koleksiyonculuğun gelişmesiyle beraber, toplama ve biriktirme anlayışı müzelerin amaçlarından biri haline gelmiştir. 16. yüzyılda Paolo Giovio’nun orjinal ve kopya portrelerden oluşan koleksiyonunu sergilemek için Borgo Vico’da yaptırdığı bir evde koleksiyonunu sergilediği oda Apollon ve 9 İlham perisine ithaf edilerek müze adı verilmiştir. Müze adının bu ilk kullanımının ardından gelen süreçte müzeye, bilimsel araştırmaların yer aldığı mekan tanımı getirilmiştir; dolayısıyla kişisel bir değer üretiminden toplumsal bir değer üretimine doğru bir geçiş yaşanmaya başlanmıştır. Monarşik ve feodal düzenin gücünü yitirmesiyle beraber toplumsal kaygı ve sorumluluklar artmış ve bu süreç müzenin kimliğinin ve etkisinin değişmesine neden olmuştur. Sanayi devrimindan sonra farklı kıtalardaki eser hareketleri, müzeleri sanat ve kültür odağı haline getirmiştir. Prestijli eserlerin el değiştirmesinin yarattığı rekabet ile beraber müzelerdeki ekonomik değer üretimi ortaya çıkmıştır. 

Müze tanımı Uluslararası Müzeler Komitesince (ICOM) 2007 yılında toplumun ve gelişiminin hizmetinde olan, halka açık, insana ve yaşadığı çevreye dair 
tanıklık eden malzemelerin üzerinde araştırma yapan, bu malzemeleri toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve zevk 
alma doğrultusunda sergileyen, kar düşüncesinden bağımsız, sürekliliği olan bir kurum olarak ifade edilmiştir.

1 yorum: